top of page
Fuat Can Çalışkan

Gerçekçi Olmayan, 5 Ruh Sağlığı Miti


Dünya ruh sağlığı gününü (10 Ekim) geride bırakırken yanlış inanışları değiştirmek, ön yargıları kırmak, farkındalığı arttırmak gibi amaçları olan bugüne bir yazı daha atfetmek istedim. Ruh sağlığına dair kulaktan dolma bilgilerle ortaya sürülmüş 5 mite birlikte bakalım.


Ruh sağlığına dair rahatsızlıklar kişinin zayıflığı veya başarısızlığı ile alakalıdır.

Buna önce net bir “tabii ki de hayır” demek gerekli diye düşünüyorum. Ruh sağlığı birçok etmenin etkisi altındadır. Bazı kişiler genetik olarak kaygı bozukluklarına ve depresyona daha yatkın olabilir. Çocukluk döneminden gelen bir alışkanlıktan ötürü daha stresli biri olabilir. Yaşadığı bir travma onun hayata farklı bir açıdan bakmasına vesile olmuş olabilir. Bugün gelişmiş teknoloji sayesinde, fMRI ile biliyoruz ki travma geçirmiş kişilerin beyinleri fiziksel olarak bile bir değişim geçiriyor. Özellikle erken yaşlarda yaşanan bir travma beyin gelişimine ket bile vurabiliyor. Bu gibi birçok etmen söz konusuyken ruh sağlığını kişinin güçlü veya zayıf olmasına indirgemek gerçekçi değildir.

Ruh sağlığı sorunları yaşayan biri dengesiz ve beklenmediktir.

Bu yargı da mavi gözlüler şanslıdır ve matematikte iyidir gibi bir varsayım aslında. Kişinin nasıl bir duruma sahip olduğunu bilmeden böyle bir varsayımda bulunmak gerçekçi değildir. Hatta 2003 tarihli bir araştırmaya göre ruh sağlığı sorunları yaşayan kişilerin şiddete maruz kalma riskinin daha yüksek olduğu bulunmuştur.

Ruh sağlığı sorunu yaşayan insanlar delidir.

Ruh sağlığı sorunları diyabet, kalp rahatsızlığı, grip, nezle veya böbrek yetmezliği gibi bir durumdan ibarettir. Birisini diyabetli veya grip diye aşağılamaya çalışmak veya bunu aşağılayıcı bir durummuş gibi kullanmak nasıl saçmaysa aynı şey ruh sağlığı için de geçerlidir. Ruh sağlığı sorunları her 5 kişiden 1’inde görülmektedir. Bu kadar yaygın olan bu durumlar için yardım arayanların sayısı ise sosyal stigmalar (küçümseyici inanışlar) yüzünden gayet düşük seviyelerdedir. Bu stigmalara katkıda bulunmayın, bulunanları da bilgilendirin.

Birisi çalışkan, enerjik ve iş bitirici ise ruh sağlığı sorunu olamaz.

Buna benzer bir şey duyduğumda aklıma internette gördüğüm bir tweet geliyor. Tweet’te “Gülersek depresyonumuz bozulur mu hocam?” diyordu. Bozulmuyor. Depresyonu ele alacak olursak depresyondaki biri tüm gün enerjisi düşük olabilir, başka biri sadece yalnız kaldığında enerjisi düşük ancak iş yerinde gayet enerjik olabilir. Bu gibi durumlar kişiye özgü değişiklikler ve varyasyonlar gösterir. Kar tanesi gibi her birimiz kendimize has olduğumuz için her birimiz farklı yaşantılara sahip olabiliyoruz. Veya kaygılı birini ele alalım. Sosyal kaygı yaşayan biri sosyal ortamlarda sürekli zorlanıyor ancak bunu saklamayı becerebiliyor olabilir. Bu onun acı çekmediğini veya zorlanmadığını göstermez bizlere. Sadece farklı taraflarını gizleyebildiğini gösterir.

Ruh sağlığı sorunu olan biri istese düzelebilir.

Düzelmek zaten sevmediğim bir söz. Bizler bozuk saat değiliz ki düzelelim. İsteme kısmına gelelim. Bu da gene fiziksel bir sağlık sorununa benzetilebilir. Nasıl isteyerek böbreğimizin daha iyi çalışmasını sağlayamıyor, grip veya nezlemizi geçiremiyorsak aynı şey ruh sağlığı için de geçerlidir. Uzman yardımı sorunumuzun üstesinden gelmek için bize destek olacak ve süreci hızlandıracaktır. Araştırmalarla kanıtlanmış tedavi yolları ve terapi yaklaşımları bulunmaktadır. Bunlardan herkes faydalanabilir, yarar sağlayabilir. Kişi özellikle kendi kaynaklarını, öz-kaynaklarını tükettiyse profesyonel bir yardım yerinde olacaktır.

Kendinize İyi Bakın.

171 görüntüleme0 yorum

Comments


bottom of page